teblici
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Fatiha suresinin tefsiri
  Küfür olan davraniş ve sözler
  Küfür sistemi bayramlari
  Temyiz etrafındaki şüpheler
  Forum
  Tekfirde ölçülü olmak
  VAAZ
  Kütüphane
  Tekfircilere Cevap
  Temyiz ve Yusuf kıssası
Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?

Forum - Akaid derslerine giriş

Burdasın:
Forum => AKİDE => Akaid derslerine giriş

<-Geri

 1 

Devam->


ebu muhammed
(şimdiye kadar 27 posta)
25.11.2010 13:48[alıntı yap]
"ebu muhammed" yazdı:
Giriş

Hamd, âlemlerin Rabbi Allah içindir. Salât ve selam peygamberimiz Hz. Mu-hammed’e sallallâhu aleyhi ve sellem , onun âli’ne, ashabına ve kıyamete kadar onun yolunu takip eden şehidler, sıddıklar ve Salihlerin üzerine olsun. Rabbim bizleri de Salih kullar zümresine katsın. Allah azze ve celle ayağımızı sırat-i mustakimde sabit kılsın. Allah bizlere hakkı hak olarak bilip anlamayı ve hakka teslim olmayı batılıda batıl bilip ondan uzaklaşmayı nasip etsin. Allah basiretimizi arttırsın, İslam’ı bütün incelikleri ile anlayip kavramayi nasip etsin (Âmin!)

“Ey iman edenler! Allah'tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.” (Ali İmran 102)
“Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadınlar meydana getiren Rabbinizden sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisa 1)
“Ey iman edenler! Allah'tan sakının, dürüst söz söyleyin de Allah işlerinizi kendinize yararlı kılsın ve günahlarınızı size bağışlasın. Kim Allah'a ve Rasulü’ne itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzab 70-71)
Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Ameller ancak niyetlerledir. Her-kes niyetinin karşılığını alır. Kim Allah’a ve Rasulü’ne hicret ediyorsa, hicreti onlara olur. Ama kim bir dünyalık elde etmek veya bir kadınla evlenmek için hicret ediyorsa, onun hicreti onadır.” (Buhari ve Müslim)
İman ve küfür konuları tüm din konularının en önemlileridir, bu konularla ilgili dünyevî ve uhrevî hükümlerin çoğunu kapsamaktadır ve her amelin temelini oluşturmaktadır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurur:
“Kötülükleri kazananlar, yoksa onları, iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı, hayat ve ölümlerinin bir olacağını mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyor-lar.”(Casiye 21)





AKAİDE GİRİŞ

İslâm'ın iman esaslarından bahseden ve tarihî gelişimi içinde muhtelif isimlerle adlandı-rılmış olan Kelâm ilminin, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ’in devrinden, günü-müze kadarki seyrini birkaç devir halinde takdim edebiliriz.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Devri

Kelâm ilminin doğuşu ve gelismesi, tefsir, hadis ve fıkıh gibi diğer islâmî ilimlerle ben-zerlik arzeder. Bu ilimlerden hiçbiri Asr-ı Saadette tedvin edilmiş olarak mevcut değildi. Aynı şekilde bu devirde akaid ve kelâm ilminden de söz edilmiyordu.
Bu devirde, kelâm ilminin aslî meselelerinden olan Allah azze celle’nin sıfatları konusun-da sahabeden hiç kimse Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'e sual sormuyordu. Fakat namaz, oruç, hac gibi İslâmın şartlarını, kıyamet hallerini, Cennet ve Cehennem'le ilgili hususları soruyorlardı. Eğer Allah'ın sıfatları mevzuunda da sorular sorulsaydı hadisler-de nakledilirdi. Ashab hiçbir zaman zatî sıfat ile fiilî sıfat arasındaki farkı araştırmamış, Kur'an-ı Kerimde bildirilen sıfatları olduğu gibi kabul etmiş, tesbih, ta'til ve te'vile git-memiştir...
Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem devri, Kur'an'ın öğrettiği akidenin olduğu gibi kabul edildiği devirdir. Çünkü bu devirde Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem hayat-taydı, vahiy müessesesi çalışıyordu. Peyderpey nazil olan Kur'an-ı Kerim ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem müşkilleri hallediyor, sorulara cevap veriyordu. Zaten Rasul-i Ekrem Efendimize bizzat muhatap olma saadetine eren, onun sohbet ve irşadlarıyla munevver olan ashab-ı kiramın fertleri, temiz bir vicdana ve kuvvetli bir imana sahip idiler. Muhkem ve müteşabihi ile Allah ve Rasulunun bildirdiği herşeye nasıl bildirili-yorsa öylece inanirlar, bir problemle karşılaşınca da yine Kur'an-ı Kerim'in emrine uya-rak Peygamber efendimize sorarak hallederler, kendilerine faydası olmayan şeyler üze-rinde zihinlerini yormazlardı.
Hz. Peygamber devrinde ashabın iman konularıyla ilgili hiç fikir yürütmedikleri ve sual sormadıklarını söylemek de mümkün değildir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'in de haber ver-diği gibi ruh konusuyla ilgili sual sorulmuştur. Müteşabihatın tefsiri ve kader konusu gündeme gelmiştir. Ancak bu sorular öğrenme hudutlarını asmamış ve Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından verilen cevapla yetinilmiştir. Daha sonraki devirlerde olduğu gibi, bu konularda müslümanlar arasinda ciddi ihtilaflara yol açacak, onların düşünce ve inanç birliğini sarsacak her hangi bir fikir ve görüş ileri sürülmemiştir.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem devrinde kelâm ilmiyle ilgili -daha sonraki şekliyle- her hangi bir faaliyet mevcut değildir.

Hulefa-i Râşidin Devri ve İlk İhtilaflar

Hulefa-i Râşidin devrinin ilk yılları fütuhatla geçmiştir. Özellikle üçüncü halife Hz. Osman (ra) (vf. 35/655) devrine kadar müslümanlar bütün güçlerini daha çok İslâm ülkesinin genişleyebilmesi ve kuvvetlenebilmesi için yapılan savaşlara sarfetmişler, dolayısıyla akide ile ilgili hususların münakaşası ile meşgul olmamışlardır. Bu dönem-de, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem devrindeki durumu olduğu gibi devam ettir-mek isteyen ashabın büyüklerinin hayatta oluşu ve zahirle yetinip müteşabihatın te'vilini caiz görmemeleri de kelâmî tartışmaların yapılmamasına sebep olmustur.
Hz. Osman devri, çalkantıların başladığı, içtimaî ve siyasî olayların patlak verdigi de-virdir. Hz. Ali devri ise islâm ülkesinin daha sonraki devirlerde bir türlü kapanmayan, aksine daha da gelişip büyüyen ve ayrılıklara sebep olan hadiselerin cereyan ettiği hare-ketli bir devirdir. Gerçi İslâm toplumu Hz. Peygamber'in son günlerinden ve vefatından itibaren bir takım ihtilaflara şahit olmuştu. Ancak bunlar hemen halledilmiş ve müslümanların birlik ve beraberlikleri sarsılmamiştır. Hz. Osman ve Hz. Ali devirlerin-de cereyan eden ve özellikle imamet meselesi etrafinda dönen olaylar ise, sahabe arasın-da savaşlar (Cemel ve Sıffın) ve daha sonraki kelâmî görüşlerin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır.
Ashab arasında beliren "İLK İHTİLAFLAR" diyebileceğimiz hadiseler özetle şunlardır:
DEVAM EDECEK....


Ebu Muhammed



Bütün konular: 31
Bütün postalar: 34
Bütün kullanıcılar: 34
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
 
   
 
   
Bugün 15 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı.Allah arttırsın.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol