ebu muhammed (şimdiye kadar 27 posta) | |
Eş'arî İle Cübbai'nin Tartışması
Eş'ari hakkındaki sözlerimizi, Ebul Hasan el-Eş'arî ile, Mutezileden olan hocası Ebu Ali el-Cübbaî'nin arasında geçen ve elimizde bulunan şu münazara ile bitirelim. Tartışmanın konusu, Allah Tealâ'nın, en iyi olanı yapmasının, O'na vacip olup olmadığı meselesi idi.
Eş'arî şu üç kişi hakkında ne dersin, bunların biri mümin, diğeri kâfir, üçüncüsü ise çocuktur.
Cübbai Mümin cennetin yüksek derecelerine erenlerden, kâfir ise, cehennemin alçak derecelerine düşeceklerden, çocuk ise kendisini kurtaranlardandır.
Eş'arî Şayet çocuk, yüksek derecede olanların mertebesine ulaşmak isterse (yani çocukken öldüğü halde) bu, onun için mümkün müdür?
Cübbaî Hayır, çünkü ona denilir ki «Mümin bu derecelere, yaptığı amellerle ulaştı. Senin ise, bu gibi amellerin yoktur.
Eş'arî Çocuk, kusur benim değildir. Eğer beni yaşatsaydın, mümin gibi iyi ameller işlerdim.» derse?
Cübbai Allah; «Biliyordum ki, yaşasaydın günah işleyecektin ve cezaya çarptırıla-caktın. Senin menfaatini gözettim ve seni, mükellef olma yaşına ulaşmadan önce vefat ettirdim.» der.
Eş'ari Şayet kâfir olan şahıs, derse ki, çocuğun durumu gibi, benim durumumu da biliyordun. Onun gibi, benim de menfaatimi gözönünde bulundursaydın ya.
Bunun üzerine Cubbaî sustu ve verecek bir cevap bulamadı.
.
- Eş'ari nin görüşleri:
Eş'arinin, ifade ettiği önemli hususlar :
1 Salih kulların kendilerine ait birtakım halleri olabilir. Bu hallere, âlimler, mucize-lerden ayırarak, «Keramet» adını vermişlerdir. Ölü için dua edilmesi ve sadaka verilme-si caizdir. Bunlar, ölüye fayda sağlayabilir.
2 Eş'ari, sünnet yoluyla gelen bütün itikadi meselelerin kabul edilmesi görüşündedir. Ona göre, mütevatir bir hadisle, (ehad) tek yoldan rivayet edilen hadis arasında bu hu-susta fark yoktur.
îmam Eş'ari, sünnet ile sabit olan bütün itikadi meselelere her türlü delili getirir ve tek yolla gelen hadislerle sabit olan hususlara inandığını ilan eder.
3 Eş'ari, müteşabih âyetlerde, nassların zahirlerini alır, nass-ların zahirini almanın, benzetmeye yol açacağı kanaatinde değildir. Eş'ari'ye göre, Allah'ın yüzü vardır, fakat kulların yüzü gibi değildir Eli vardır, fakat yaratılanlardan herhangi birinin eline benze-mez.
4 İmam Eş'ari, inançlarının, îmam Ahmed b. Hanbel'in görüşlerine mutabık olduğu kanaatindedir. Eı'ari'ye göre, imam Ahmed öncü bir imam ve büyük bir âlimdir.
İmam Eş'arî'nin mezhebi, Mutezilîlerle ihtilaf eden fıkıh ve hadis âlimlerinin görüşlerine uygundur. Eş'ari, nassların mutlaka zahirini alır. Herhangi bir tevile başvurmaz. Eş'ari'nin mezhebi, heva. ve heveslerine uyanların görüşlerinden kesinlikle uzaktır. As-lında İmam Eş'arî'nin görüşleri, ifrat ve tefritten uzak, orta yolu tutan görüşlerdir. Onun görüşleri, aşırı gidenlerle inkâr edenler arasında orta bir görüştür. Tartışmalarda aşırı uçları teşkil eden Mutezile, Haşviye ve Cebriyenin ortasında bir yol tutmuştur.
BAZI GÖRÜŞLERİ
a) Eş'ari'nin, Allah Tealâ'nm sıfatları hakkındaki görüşü, Mutezile ve Cehmiyye ile Haşviye ve Mücessime arasında orta bir yol tutmuştur. Birinciler, Kur'an-ı Kerim'de zikredilen, Allah Tealâ'nın sıfatlarından sadece, vücud, kıdem, beka ve vahdaniyeti kabul etmişler; semi, basar, kelâm ve diğer sıfat-ı zatiyeleri inkâra kalkışmışlar, «Bunlar zatın aynıdır» demişler, bu sıfatlar, Kur'an-ı Kerîm-' de zikredilen «rahman» ve «rahim» gibi, Allah Tealâ'nm isimleridir, şeklinde iddiada bulunmuşlardır.
Haşviye ve Mücessime ise, Allah Tealâ'nm, zatını sıfatlandırırken onu, mahlukların sıfatlarına benzetmeye kalkışmışlardır. Allah Tealâ bundan beridir, yücedir, büyüktür.
İmam Eş'arî ise, Kur'an-ı Kerîm ve sünneti seniyyede zikredilen Allah'ın bütün sıfatları-nın varlığını kabul etmiş, bunların, Allah'ın zatına yakışan sıfatlar olduğuna ve yaratılan-lardaki sıfatlara asla benzemediklerine karar vermiştir. Meselâ, Allah Tealâ'nın görmesi, işitmesi ve konuşması, yaratılanların görmesine, işitmesine ve konuşmasına benzemedi-ğini ifade etmiştir.
b) Eş'arî'nin, Allah Tealâ'nın kudreti ve insanın fiilleri hakkındaki görüşü de Cebriye ile Mutezile arasında orta bir görüştür.
Mutezile, «Kul, Allah'ın, ona verdiği bir güçle kendi işlerini kendi yaratır.» demiş. Ceb-riye ise «İnsanın, herhangi bir şeyi icadetme-ye veya kazanmaya gücü yoktur. İnsan, rüzgârın önündeki tüy gibidir.» demişlerdir.
Eş'arî ise, «İnsanın bir şeyi icadetmeye gücü yetmez ama, kazanma kudreti vardır» de-miştir.
c) Kıyamet gününde, Allah Tealâ'nm görülmesi hususunda da Mutezile, «Allah görül-mez» demiş, bu husustaki Kur'an-ı Kerim âyetlerini tevil etmiş ve Peygamberimiz (S.A.V.)'in hadislerini «âhad» (Tek yolla geldikleri gerekçesiyle) olduklari için kabul etmemişlerdir.
Müşebbihe fırkası ise, Allah Tealâ'nın âhirette^ belirli bir şekilde görüleceğini iddia etmişlerdir.
İmam Eş'arî ise, orta yolu tutarak «Allah Tealâ'nın, kıyamette, herhangi bir şekle girme-yerek ve herhangi bir sınır tayin edilmeyerek görüleceğini söylemiştir.»
d) «Allah'ın eli, onların elinin Üstündedir.» âyeti gibi, Kur'an-ı Kerim'de zikredilen âyetler ve benzeri müteşabih hadisler hakkında Mutezile şöyle demiştir: «Allah'ın kud-reti, kulların kudretinin üzerindedir.», Haşviye ise; «Allah'ın, bir organ olarak elinin bulunduğunu» söylemistir,
Eş'ari ise, «Allah Tealâ'nın eli»nin bulunmasından maksat, «semi» ve «basar» gibi bir sıfatının bulunmasıdır» demiştir. Nitekim «İbane» adlı kitapta bu husus zikredilmiştir. Eş'ari, «el» in varlığını kabul etmiş, fakat diğer mahlukatın eline benzediğini reddetmiş-tir. Ancak, Mutezileye karşı çıkarak, şiddetle savunduğu bu görüşünden, daha sonra vazgeçtiği anlatılmaktadır. Çünkü «Lem'a» adlı kitapta, Eş'ari'nin, Mutezile gibi «Allah-'ın elini «Kudret» ile tefsir ettiği anlatılmaktadır.
e) Kur'an-ı Kerîm hakkında Mutezile «Kur'an mahluktur. Allah tarafından, sonradan yaratılmıştır.» demiştir. Haşviye ise «Mukatta'» harfler, Kur'an-ı Kerim'in, üzerine ya-zıldığı maddeler ve harflerin yazıldığı maddeler ve iki kapak arasında bulunan herşey mahluk değildir.» demiştir. Eş'arî ise, yine orta yolu tutmuş ve şunları söylemiştir: «Kur'an, Allanın kelamıdır, asla değişmez. Mahluk değildir. Sonradan meydana gelme-miş ve icadedilmemiştir. Mukatta' harfler, renkler, Kur'an'ın, üzerine yazıldığı maddeler ve kelimelerden çıkan sesler, mahluktur, sonradan icadedilmiştir.» emiştir.
f) Büyük günah işleyen kimse hakkında Mutezile, iman ve itaatiyle beraber, günahların-dan tevbe etmezse, cehennemden ebediyyen çıkamaz.» demiştir.
Mürcie ise, «'Allah'a samimiyetle iman eden kişiye, büyük günahları ne olursa olsun, zarar vermez.» demiştir.
İmam Eş'ari, bu hususta da orta yolu seçmiş ve şöyle demiştir: «Allah'ı birleyen ve doğ-ru yoldan ayrılan günahkâr bir mü'min, Allah'ın iradesine havale edilmiştir. Allah, diler-se onu affedip cennetine koyar, dilerse, yoldan çıkmasından dolayı onu cezalandırır, fakat daha sonra yine cennetine koyar.»
g) Şefaat hususunda «İmamîyye» fırkası, hem Hz. Muhammed'in hem de imamlarının, şefaat edeceklerini söylemişlerdir. Mutezile ise, hiçbir kulun şefaat edemiyeceğini iddia etmişlerdir,
İmam Eş'ari ise, orta yolu seçmiş ve şunları söylemiştir; Peygamber Efendimiz (S.A.V.), mü'minlerden, cezaya layık olanlara makbul bir şefaatte bulunacak, Allah'ın emri ve izni ile, şefaatçi olacak ve diğer peygamberler gibi, ancak, kendisinden razı olduğu kimsele-re şefaat edecektir.»
Görülüyor ki; İmam Eş'arî, sapıklıklardan uzak kalmak için orta yolu seçmiştir. Matüridiye mezhebini anlatirken, Eş'ari'nin görüşlerini, başka görüşlerle de karşılaştıra-rak anlatmaya çalışacağız.
|