6- MUTEZILE
A- Mutezile Mezhebinin Mahiyeti :
Ebu Hasan el-Hayyat, «intisar» adli kitabında şunları söyler. «Hiçbir kimse şu beş temel prensibi bir arada kabullenmedikçe «Mutezile» ismine lâyik olamaz. Bu prensipler şun-lardır: Tevhid, adalet, vaad, vaid, el-menziletu beynel nenzileteyn, emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil münker. işte Mutezile, bu prensipleri birlikte kabullenen kimse-dir.Mu'tezile'nin İnanç Esasları:
TEVHİD : Tevhid esası Mu'tezilenin en önemli prensiplerinden biri olmuş ve onlar tevhid konusunda kendilerine mahsus bir açıklama yapmışlardır. Allah birdir, eşi ve benzeri yoktur. Allah'ın vahdaniyeti (birliği) ve kıdemi (kadim olması

, Mu'tezilie'ye göre Allah'a mahsus en özel sıfattır. Eger Allah'ın kıdemi haricinde O'na çeşitli sıfatlar isnad edilirse bir çok kadim varhğın mevcudiyeti kabul edilmiş olur. Böylece ta'addud-i kudemâ yani kadimlerin çokluğu ortaya çıkar ki, bu durum Allah'ın birliği gerçeğine aykırıdır. Allah evvelidir. Bu alemi yoktan var etmiştir. Vaci-bu'l-Vüçüd'dur. O'nun sıfatlarından hiç biri beşerin sıfatlarına benzemez. Eğer böyle bir benzetme yapılırsa Allah ile kul arasında müşabehet (benzerlik) hasıl olur. Bu sebeble Mu'tezile vahdaniyet ve kıdem haricindeki Allah'ın diğer sıfatlarını te'vil yoluna gitmiştir. Yani mezkur iki sıfat dışında Allah'a kadim sıfatlar isnadını caiz görmezler.
Mu'tezile'ye göre Allah'ın hayat, ilim, semi', basar sıfatları vardır denmez. Allah zatıyla Hayydir, zatiyla Âlim, zatiyla Semi', ve basirdir. Kur'an'da bildirilen bu sıfatlar, Allah'ın zatının dışında kabul edilirse, Allah'tan başka kadimlerin varlığı kabul edilmiş olur. Kadim olmak yalnız Allah'a mahsus olduğu için böyle bir inanç tevhid prensibine aykı-rıdır. Öyleyse Allah'ın kıdemi hariç, diğer zatî sıfatlarını te'vil etmek gerekir.
ADALET (el-Adl) : Mu'tezile'nin Tevhid'den sonra en çok önem verdiği prensip (asıl) adalettir. Bu iki prensibe verdikleri önem sebebiyledir ki kendilerine "Ehlu'l-Adl ve't-Tevhid" yahut "Ashabu'l-adl" isimleri verilmiştir. Mu'tezile'nin adalet prensibinin teme-linde insanin fiillerini yapmada hür oiduğu ve Allah'ın çirkin, kötü olanı yaratmayacağı görüşü vardr. Onlara göre insanlar hür olup iradî fiillerini isteme ve yapma kudretine sahiptirler. Bu fiillerin yaratılmasında Allah'ın müdahalesi söz konusu değildir. İnsan fiillerinde hür olmasa ve insanın fiillerini Allah yaratmış olsaydı, insanın o fiillerden sorguya çekilmesi ve ceza görmesi, adalet prensibiyle bağdaşmaz. O zaman kulun so-rumlu olmaması gerekirdi. İnsan bütün fiillerini kendi iradesi ve kudreti ile yaptığı için sorumludur diyen Mu'tezile bu konudaki görüşlerini Allah'ın adaletini ve insanın yaptık-larından sorumlu olacağını bildiren âyetlerle delillendirmektedir .
Mu'tezile ayni zamanda Allah'dan zulm, haksızlık gibi kötü fiillerin sadır olmayacağını belirterek Allah'ın ancak İyi ve güzel olanı yarattığını kötü olan fiilleri ise insanın yarattiğını söyler.
Mu'tezile'nin adalet prensibine istinad eden görüşlerinden biri de insan için en uygun (aslah) olanı yaratmanın Allah'a vacib olduğunu söylemeleridir.
VA'D ve VA'İD : Va'd, dünyada amelleri güzel olanların ahiret-te mükafatlandırılması; va'id de dünyada amelleri kötü olanların ahiret-te cezalandırılması demektir. Bu prensib biraz önce açıkıklanan adalet prensibinin bir sonucudur. Zira iyi ameller yapan-ların mükafatlandırılmaması Allah'ın adaleti ile bağdaşmadığı gibi kötülük yapanların da ceza görmemesi ilahi adalet ile bağdaşmaz.madem öyle iyilik yapana mükafat kötü-lük yapana da ceza vermek Allah için vacibtir. Allah ne va'dinden ne de va'idinden dö-ner. Bu sebeple Mu'tezile'ye göre günah işledikten sonra tevba etmeyenin buşekilde ölmesi halinde, bağışlanması ve peygamberlerin şefaati söz konusu olamaz.
EL-MENZİLE BEYNEL-MENZILETEYN :
Mu'tezİleye göre büyük günah işleyen kimse ne mü'mindir, ne de kâfirdir, iman ile kü-für arasında bir mertebede (fasık) dır. Tevbe etmeden ölürse -azabı kâfirinkinden daha hafif olmakla birlikte- cehennemde ebedi olarak kalır. Tevbe ederse mü'min olarak cen-nete girer.
EL-EMRU Bİ'L-MA'RUF VE NEHYU ANİ'L^MÜNKER :
Mu'tezileye göre iyiliği emretmek kötülüğüde yasaklamak her müslümana farzdır. Bu görüşlerini gerek Kur'an âyetleri, gerekse aklî delillerle izaha çalışan mu'tezile cemiyet içinde sıkı bir kontrol taraftarı olmuştur. Aslında Kur'an'ın emri olan bir hususu uygulu-yorum diye kendi te'vil ve görüşlerini başkalarına zorla kabul ettirmeye kalkışmışlar, bunu kabul etmeyen ve karşı gelenlere de ağır hücumlarda bulunmuşlardır.
Mu'tezile'nin bu beş asıldan başka bir takım görüşleri daha vardır ki bunlardan bazıları söyledir;
a) Allah'ın ahirette görülmesi imkansızdır.
b) Kur'an yaratılmıştır.
c) Akıl nakilden üstündür.
d) Husun ve kubuh konusunda akıl esastır. Din ancak aklın aldığı hususları izah eder,