teblici
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Fatiha suresinin tefsiri
  Küfür olan davraniş ve sözler
  Küfür sistemi bayramlari
  Temyiz etrafındaki şüpheler
  Forum
  Tekfirde ölçülü olmak
  VAAZ
  Kütüphane
  Tekfircilere Cevap
  Temyiz ve Yusuf kıssası
Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?

Forum - Akaid dersleri 12

Burdasın:
Forum => AKİDE => Akaid dersleri 12

<-Geri

 1 

Devam->


ebu muhammed
(şimdiye kadar 27 posta)
08.12.2010 08:47 (UTC)[alıntı yap]
3) Sufriyye:

Bunlar, Ziyad b. el-Esfer'e tâbi olanlardır. Bunlar, görüşleri bakımından Ezarika'dan daha yumuşak, diğer fırkalardan ise daha aşırıdırlar. Sufriyye'ler, büyük günah işleyen-ler hususunda Ezarika ile ihtilafa düşmüşlerdir. Ezarika, büyük günah işleyenleri, ebedi olarak cehennemde kalacak müşriklerden saydılar. Sufriyye ise büyük günah işleyeni müşrik sayma hususunda kendi aralarında ittifak edemediler. Bunlardan bazıları, hak-kında ceza bulunan günahı işleyenlerin, Allah Tealâ'nın, onlara verdiği «zinakâr» «hır-sız» «iftiracı» gibi isimlerle isimlendirilebileceklerini, bunun dışında onlar için birşey söylenemiyeceğini, buna mukabil hakkında ceza bulunmayan günahı işleyenlerin kâfir sayılacaklarını ileri sürmüşlerdir.
Sufriyyeden diğer bir gurup ise günah işleyenin cezasını vali infaz etmedikçe kâfir sayı-lamayacağını iddia etmiştir.
Sufriyye gurubuna mensup olanlardan biri de Ebu Bilal b. Mirdas idi. Bu şahıs salih bir kişi idi. Yezid b. Muaviye döneminde Basra taraflarına çekildi. Kimseye dokunmazdı. Fırsat buldukça devletin malından, kendisine yetecek kadar alırdı. Savaşmak istemezdi.
Nihayet, Ubeydullah b. Ziyad. bir adam gönderip onu öldürttü.

4) Âcâride:

Bunlar, Abdülkerim bin, "Âcred'e tâbi olanlardır. Abdülkerim, Necde'ye karşı çıkan ve Necedat'dan bir gurupla Sicis-tan'a giden Âtiyye b. el-Esved'e tâbi olanlardan biriydi. Bu sebeple Acâride, metodları bakımından, Necedat fırkasına çok yakındır. Çünkü bun-lar, Necedat'dan ayrılmışlardır. Bu fırkanın görüşleri kısaca şunlardır:
Acâride, Hariciye fırkalarından, savasa gitmeyip geri kalanları, muttaki olduklarına inandıkları takdirde kendilerinden sayarlar. Bunlar, devamlı olarak c'ihad etmenin vacip olduğuna, cihad etmeye gücü yetenin, hiçbir sebeple cihaddan geri kalamayacağına ina-nan Ezarika'ya benzemezler. Acâride'ye göre, kendilerine muhalif olanların toprakların-dan hicret etmenin, gerekli degil daha iyi olduğuna inanırlar. Muhaliflerinin malını, kendileriyle savaşmadıkça mubah görmezler ve ancak kendileriyle savaşanların öldü-rülmesini caiz görürler.
Acâride birçok meselede kendi aralarında ihtilâfa düştüler. Bunlardan bazıları, kaza ve kader meselesi, kulun kudreti meselesi, kendilerine muhalif olanların çocuklarının akibeti meselesidir. 'Acâri-de, basit ihtilâfları abartır, neticede umumî meselelerde ihtilâ-fa düşerler ve çeşitli guruplara ayrılırlardı. Meselâ: Bunlardan olan Şuayb adlı bir kişi, yine bunlardan olan Meymun adlı bir kişiye borçlu idi. Meymun alacağını isteyince Şuayb, ona şu cevabı verdi. «Eğer 'Allah dilerse onu veririm.» Bunun üzerine Meymun «Allah, bunu şu anda diledi.» dedi. Şuayb «Eğer 'Allah, dilemiş olsaydı onu sana ver-mekten başka bir şey yapamazdım.» dedi. Meymun şu cevabı verdi. «Allah, bunu emret-ti. 'Allah, her emrettiğini diler ve emretmediğini dilemez.» Bunun üzerine Şuayb ve Meymun, liderleri ve imamları olan Abdülkerim b. Ecred'e başvurdular. O da bunlara şu kapalı cevabı verdi: «Biz, «Allah dilerse olur, dilemezse olmaz» deriz ve 'Allah'a başka birşey isnad etmeyiz.» Cevabın kapalı olması sebebiyle her iki taraf, cevabın, kendi lehine olduğunu iddia etti. Neticede Acâride, «Şuaybiyye» ve «Meymuniyye» diye iki guruba ayrıldı.

5) Îbadîyye:

Bunlar, Abdullah b. îbad'a tâbi olanlardır. Bu gurup, Haricîlerin en ilimli olanı, düşünce bakımından îslâm cemaatine en yakını, sapıklık ve aşırılıktan en uzak olanıdır. Bu se-beple İbadiye fırkası, uzun zaman yaşayabilmiştir. Bunların İçlerinden seçkin âlimler çıkmıştır.
İbadiye'nin, Kısaca Görüşleri:

a) Bunlara göre, kendilerine karşı çıkan müslümanlar, ne mümindir ne de müşrik. Bun-ları «inkarcılar» diye adlandırırlar. İbadiye, kendilerine karşı çıkan müslümanlara şöyle derler. «Onlar, nimetleri inkâr edenlerdir, yoksa itikaden kâfir olanlar değildir. Çünkü onlar, Allah'ı inkâr etmemişlerdir. Fakat 'Allah'a karşı olan vazifelerinde kusur işlemiş-lerdir.»
b) Kendilerine karşı çıkan müslümanların kanını akıtmak haramdır. Üzerinde yaşadıkla-rı topraklar îslâm ve tevhid toprağıdır. Ancak, iktidarın ordularının üzerinde yaşadığı topraklar müstesnadır.
Fakat îbadiye bu görüşlerini açıklamazlar, muhaliflerinin topraklarının dar-i îslâm oldu-ğunu ve kanlarının akıtılmasının haram olduğunu gizlerler.

c) İbadiyelrle savaşan müslümanların mallarından sadece atlar, silahlar ve harp malze-meleri, ganimet malı olarak helâldir, diğerleri haramdır. Bunun için îbadiler, kendileriy-le savaşanlardan aldıkları altın ve gümüşleri geri iade ederlerdi.

d) İbadilere karşı çıkanların şahitlikleri caizdir, onlarla evlenilir ve miras alınır, verilir.
Bunlardan anlaşıldığına göre İbadiler, mutedil davranmakta, muhaliflerine insaf gözüyle bakmaktadırlar.



Bütün konular: 31
Bütün postalar: 34
Bütün kullanıcılar: 34
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
 
   
 
   
Bugün 34 ziyaretçi (54 klik) kişi burdaydı.Allah arttırsın.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol