ebu muhammed (şimdiye kadar 27 posta) | | Müslüman Sayılan Haricîler:
1) Ezarika:
Bunlar, Hanife' oğullarından olan Nâfi b. el-Ezrak'a tâbi olanlardır. Hanıife oğulları. Haricilerin en kuvvetlileri ve en kalabalık olanları idi. Abdullah b. Zübeyr'den ve Emevilerden gelen darbelere ilk maruz kalanlar da bunlardı. Abdullah b. Zübeyrin ve Emevilerin komutanları ondokuz sene, Nâfi'nin liderliğindeki Haricîlerle savaştılar. Nâfi, savaş meydanında öldürüldü. Ondan sonra liderliği, oğlu Ubeydullah aldı. Daha sonra liderlik, Katarî b. el-Fucae'ye intikal etti. Katarî döneminde, Emeviler adına, Hari-cilerle savaşan kişi, Emevlîerin, el-Muhalleb b. Ebi Sufra adlı dâhi komutanları idi. Muhalleb, girişeceği hareketten önce Haricîleri birbirine düşürür, ondan sonra onlarla savaşa girişirdi. Bu nedenle Katarî döneminde Haricîler gitgide zayıfladı. Zira bunlar, kendi aralarında anlaşamiyor, savas meydanlarında anlaşmazlıklarının kötü sonuçlarına ugruyorlardı. Diğer yandan, bütün müslümanlar bunların aleyhlerine dönmüştü. Sonra bunlar, öteki guruplara karşı çok katı ve sert davranıyorlardı.
Hariciler, Muhalleb ve ondan sonra gelen komutanlar döneminde devamlı olarak .yenildiler ve nihayet etkinlikleri tamamen kayboldu.
Ezarika'yi diğer Haricî fırkalarından ayıran temel prensipler şunlardır.
a) Bunlar, kendilerine karşı çkanların sadece mümin olmadıklarına değil, aynı zamanda müşrik olduklarına, ebedî olarak cehennemde kalacaklarına ve kanlarının helâl olduğuna inanırlar.
b) Kendilerine karşı çıkanların memleketleri onlara göre «Dârül Harb» dir. Oralarda «Dârül Harb» da helâl olan hersey helâldır. Meselâ: Çocukların, kadınların öldürülmesi, esir alınması, muhaliflerinin köleleştirilmesi, savaştan geri kalanların öldürülmesi onlara göre helâldir.
c) Ezarika'nm görüşlerinden biri de şudur. Onlar, kendilerine muhalif olanların çocukla-rının, ebedi olarak cehennemde kalacağını söylerler. Başka bir ifade ile, bunlara göre muhaliflerinin kâfir olmalarına yol açan günahlar, çocuklarına da sirayet eder ve onları cehennemlik yapar.
Halbuki çocuklar hiçbir günah işlememişlerdir. Fakat bu görüş, fikri bir sapıklıktan başka birşey değildir.
d) Yine bunların fıkhi görüşlerinden biri de şudur: Bunlar, zina edenin «recm» cezasını kabul etmezler. Kur'an-ı Kerim'de zina eden erkek ve kadına sopa atılmasından başka bir ceza bulunmadığını, bu sebeple «recm», cezasının Kur'an'da zikredilmediğini ileri sürerler ve bu cezanın hadis ile de sabit olmadığını iddia ederler.
e) Bunlara göre iftira cezası» sadece namuslu kadınlara iftira edenlere tatbik edilir. Namuslu erkeklere iftira edenlere bu ceza uygulanmaz. Çünkü «Ezarika» şu âyet-i ke-rime'nin sadece diş görünüşüne bakarlar, mânâsını anlamaya çalışmazlar. «İffetli ka-dınlara zina isnad edip te sonra bu iddialarını doğrulayacak dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Onların şahitliklerini de ebediyyen kabul etmeyin. İşte onlar, fâsıkların tâ kendileridir.»
Bu âyet-i kerime, namuslu erkeklere zina iftirası yapanların cezasını zikretmemiştir.» derler.
f) Ezarika, peygamberlerin, küçük ve büyük günahları işleyebileceklerini kabul ederler.
Görüldüğü gibi «Ezarika-nın bu son görüşü kendilerinin diğer görüşleriyle çelişmekte-dir. Çünkü onlar, bir taraftan büyük günah işleyenin kâfir olduğunu iddia ederler, diğer taraftan peygamberlerin de büyük günah işleyebileceklerini kabul ederler. Bunlara göre peygamber bazan küfre gidip sonra tevbe edebilir. «Ezarika» bu görüşünü şu âyet-i kerime'den aldığını iddia eder. «Ey Muhammed, biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik.» «Allah, bu fethi sana, geçmis ve gelecek günahlarını bağışlamak, üzerine olan nimetini tamamlamak, seni dosdoğru bir yola iletmek ve seni şanlı bir zaferle muzaffer kılmak için ihsan etti.
2) Necde:
Bunlar, Hanife kabilesinden olan Necde b. Uveymir'e tâbi olanlardır. Bu fırka, Haricî fırkalarından, harpten geri kalanları kâfir kabul etme, küçük çocukların öldürülmesini, helâl görme ve muhalifleriyle birlikte bulunan ehl-i kitaba karşı. vaziyet alma hususla-rında Ezarika ile görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Ezarika, muhalifleriyle birlikte bulunan ehl-i kitabın, müslümanlara sığınıp, onların teminatı altında yaşadıkları için kanlarının akıtılmasının helâl olmadığını ileri sürerken Necedat, ehli kitabi himaye eden muhalif müslümanların kanları helâl olduğu gibi himaye edilen ehli kitabın da kanlarının helâl olduğunu iddia ederler.
Ne var ki diğer fırkalar gibi bunlar da kendi aralarında bir kısım tali meselelerde ihtilâfa düşerler ve neticede bölünürlerdi.
Bu fırkaya mensup olanlar, emirleri olan Necde b. Uveymir'e şu meseleler sebebiyle karşı çıkmışlardır.
a) Necde, oğlunu bir ordunun basına komutan tayin etti. Bu ordu gittiği yerde kadınları esir aldı. Ganimet mallarını da taksim edilmeden yedi. Buna rağmen Necde bunların bu davranışlarına göz yumdu.
b) Taraftarlarından cezaya uğrayanları himaye etti ve «Belki
'Allah bunları affeder. Âffetmeyip azap etse bile bunlara ateşten başka birşey ile azap eder daha sonra da cennetine koyar.» dedi.
Necde, bu görüşte Haricilerin günah işleyeni kâfir sayma prensiplerine karşı çıkmıştır. Necde bu anlayışıyla sanki, Haricilerden günah işleyenlerin 'Allah tarafından affedile-ceklerini, Haricî olmayan günahkârlarn ise affedilmeyeceklerini kabuletmiştir.
|